Teknoloji günlük hayatın temel bir unsuru hâline gelirken, dijital bağımlılık hem bireyler hem de toplum açısından giderek büyüyen bir tehdit oluşturuyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Oğuzhan Tüzün, bu konuda önemli uyarılarda bulundu.
“BEĞENİLER VE TAKİPÇİ SAYISI KAYGIYI ARTIRIYOR”
Dr. Tüzün, dijital bağımlılığın sadece bireysel bir zaaf olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, özellikle ergenlerin risk altında olduğuna dikkat çekti:
“Ergenler kimlik gelişimlerinin en hassas döneminde oldukları için beğeni ve takipçi sayılarının baskısını en yoğun hisseden gruptur. Gerçekten sevilip sevilmediğimizin ölçüsü algoritmaların sunduğu sanal göstergelere indirgeniyor. Bu durum kaygı, depresyon ve yalnızlık riskini artırıyor.”
“BEYİN ÖDÜL MEKANİZMASI SÜREKLİ UYARAN İSTİYOR”
Sosyal medya bildirimleri, beğeniler ve çevrim içi oyunların dopamin salınımını tetiklediğini belirten Tüzün, “Bu yapay ve sürekli uyarılar beynin giderek daha fazla uyaran istemesine neden oluyor. Tıpkı nikotin ya da şeker bağımlılığında olduğu gibi bir kısır döngü oluşuyor” dedi.
“OYUN OYNAMA BOZUKLUĞU ARTIK RESMİ BİR TANI”
Çevrim içi oyunların yalnızca eğlence değil sosyal bir deneyim de sunduğunu hatırlatan Tüzün, riskin bu deneyimin gerçek yaşam sorumluluklarının önüne geçmesiyle başladığını söyledi. “Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019’da ‘Oyun Oynama Bozukluğu’nu resmi bir tanı olarak kabul etmesi tesadüf değil. Bazı gençler oyun uğruna derslerini ihmal ediyor, uyku düzenleri bozuluyor, aile ilişkileri yıpranıyor” diye konuştu.
“DİJİTAL HİJYEN VE TOPLUMSAL FARKINDALIK ŞART”
Tüzün’e göre dijital bağımlılıkla mücadelede en önemli adım bilinçli kullanım. Günlük ekran süresinin sınırlandırılması, yatak odası gibi “ekransız bölgeler” ve aile yemekleri gibi “ekransız zamanlar” oluşturulması etkili bir başlangıç olarak öneriliyor.
Ebeveynlerin kendi ekran sürelerini yönetmesinin çocuklara örnek olması açısından kritik olduğuna değinen Tüzün, spor, sanat, kitap okuma ve yüz yüze sohbet gibi çevrim dışı alternatiflerin bu dengeyi sağlamaya yardımcı olabileceğini söyledi.
Günlük yaşamda işlev kaybı ya da ilişkilerde bozulma yaşanması hâlinde psikoterapi, aile danışmanlığı ve gerekirse medikal tedavinin devreye girmesi gerektiğini vurguladı.
“ÇÖZÜM ÇOK KATMANLI OLMALI”
Dijital bağımlılığın yalnızca bireysel bir sorun olmadığına dikkat çeken Tüzün, “Bu sorun teknoloji şirketlerinin tasarım tercihleriyle, politikaların yönlendirmesiyle ve toplumun eğitim düzeyiyle şekilleniyor. Dolayısıyla çözüm de çok katmanlıdır. Aileler, öğretmenler, sağlık çalışanları, yasa koyucular ve teknoloji sektörü ortak sorumluluk taşımalıdır. Daha etik dijital tasarımlar, bilinçlendirme kampanyaları ve erişilebilir tedavi modelleri geliştirilmeden bu sorunun büyümesi kaçınılmazdır” dedi.
Kaynak:Manşet Haber